Hayaller'i-miz!

Hayaller'i-miz!
Dream big!

Günaydın, iyi günler, iyi geceler :)

Beni hangi zaman diliminde okuyorsanız...

Bugün sizlere hayalimi-hayalimizi nasıl gerçekleştirdik onu anlatacağım.

Ben güzel bir ailenin en küçük kızıyım. 2 adet ablam, annem ve rahmetli babacığım ile bugünlere gelmiş biriyim. Ablamlar ile aramda yaş farklarımız var tabii. Mesela en büyük ablam ahh ikinci annem 79 doğumlu, dert ortağımdır. Ortanca ablam 84 doğumlu, biraz daha dik duruşludur.

Ben 6-7 yaşındayken beni kucaklarına alıp ve bana şöyle derlerdi: "Sen bizim kardeşimiz değilsin. Senin annen-baban Amerika'da bize para gönderiyorlar. Biz de sana bakıyoruz..." Benimse hem hoşuma gider hem de bir o kadar üzülürdüm. ahahaah her küçük cocuğun başına gelen şeyler kızmayın onlara :)

Hoşuma giden tarafı koskoca Amerika düşünebiliyor musunuz? Hayallerim o zamanlarda gelişmeye başlamıştı. Neler kurardım çocuk aklımla. Geceleri uyumaz hayallere dalar, sonra uyuyakalırdım.

Bir süre sonra inanmayacak yaşa geldiğimde hep birlikte bunları konuşur güler geçerdik.

Daha sonra aylar yıllar kovalarken eşim Yağız ile tanıştım. Yağız'la ikinci buluşmamızda havadan sudan konusurken bana sorduğu soru ile kalbimden vuruldum. Durun durun evlilik teklifi değil :)

"Benimle Amerika'da yaşar mısın?" demişti. İçimde gömdüğüm hayalime ne de güzel ışık tutup kaldırmıştı toprak yıkıntısından. Çok mutlu olmuştum. Tabii ki gelirim demiştim. Sonra anlatmasından biliyorum o da çok sevinmiş ve mutlu olmuş.

Yağız'ın sevgili abisi, yengesi ve dünya tatlısı yeğeni Amerika'da yaşadığı için Nizipli ailesinin vizesi var, fakat benim yoktu.

Yağız önce hem orayı görmem hem de ailesi ile tanışmam için gitmemiz gerektiğine inanıyor ve istiyordu biz istesek de ol-mu-yor-muş.

Dipnot: 2 kere RED yedim :)

Amerika vize süreci bence kesinlikle şans!! Vize onayı veren kişinin gününün iyi geçmesi ile alakalı bu süreci herkes doğruluyor, koskoca Prof.Doktor'a vize vermeyen konsolosluk facebooktan tanışıp davet yollanılan bir adama okey verdiler :) ilahi adalet işte.

Neyse 2 kere red yedikten sonra bir daha hayallerimi kısa süreliğine poşete koydum. O sırada pandemi daha da köklenince konsolosluk süresiz kapandı...

Hayallerimi ne kadar poşete koysam da poşetin ağzını hiç bağlamadım. Evliliğim sonrasında sürekli tırtıklamaya devam ettik, daha sonra Yağız master için bir kaç üniversiye başvurdu ve kabul aldı.

O günkü heyecanımızı tahmin bile edemezsiniz.

Randevu süreçleri öğrencilere açıldı ve bize gün geldi. Boynum bükük çıktığım ABD konsolosluğu koridorlarından büyük bir mutlulukla onaylı bir şekilde geçtim.

İnanır mısınız? Onay aldığınızda güvenlikler bile size selam veriyor. Hahahaha ya da ben mutlulukla geçtiğim için onları gördüm, adamların günahını almayayayım.

Neyse evde sürekli bir macera dolu Amerika şarkısı eşliğinde binbir emekle düzenlediğimiz İstanbul'daki evimizin eşyalarını bir çok alternatif 2. el sitelerinden satmaya başladım.

Eşyalar yavaş yavaş giderken ev bomboş kalıyordu ve hüzünlenmeye başlamıştım. Filmlerde olur ya hani ev boşalırken anılar geçer hayal meyal geçer önünüzden... Heh işte yaşadım cidden. Evimizi de çok seviyordum ne yalan söylim.

Biletlerimize çok az bir zaman kalmıştı,veeeee beklenen gün uçaktaydık.

Arkamda bıraktığım Annem! Ablam, yiğenlerim ahh!!  biraz koydu tabii.

2-3 saatlik yer değil ki koskoca okyavus aştık ve geldik.

Airbnb den kiraladığımız 1 aylık evimiz de hem etrafı gezdik, tanıdık ve ev arayışına girdik. Şimdi New York - Chelsea de küçük ama çok huzurlu bir evimiz var.

Hayallerimin devamını yaşamakla meşgulüm :)

Kader ve hayaller birbirleri ile bağlantılı. İnsan yapamayacağı şeylerin hayalini kuramaz çünkü kaderinde yoktur, nereden gelecek aklına.

İnsan hayalsiz yaşayamaz, renktir o, umuttur.

Hayalleriniz hep sizleri daha da güzel yerlere getirsin, hep gökkuşağı umutları eksin kalbinize.

Kalbinizin ekmeğini yediğiniz yıllar dilerim.

Sizlere sevgiler.

Merve Nizipli